Beyaz gömlek 200 yılı aşkın süredir bir moda klasiği olmuştur. Modern bir beyaz gömleğin ilk benzerliği, 18. yüzyılda Marie Antoinette'in beyaz fırfırlı pamuklu bir cüppe içindeki portresini sipariş etmesiyle ortaya çıktı. En çirkin ve trajik bir şekilde ünlü Fransız kraliçelerinden biri olan Marie Antoinette, üst sınıfın kurallarına karşı gelme eğilimindeydi. Hayatından memnun olmadığı ve ciddi siyasi kararlar almaya hakkı olmadığı için, ülkesi sonunda Fransız devrimine yol açan ciddi bir mali krizle karşı karşıyayken, partilere, kumara ve zengin bir hayat yaşamaya çok zaman harcadı.

1783'te kraliçenin portresi için poz verdiği kombinezon elbise daha çok iç çamaşırı olarak kullanıldı, ancak kesinlikle kraliçeyi resmetmek için bir kıyafet olarak kullanılmadı. Sonuç olarak, yüksek sosyetede resim tahmin edilebilir bir yankı uyandırdı. Halkın tepkisinin yanı sıra, kraliçenin bu jesti tüm tekstil endüstrisi üzerinde inanılmaz bir etki yarattı. Kraliyet ailesinin 18. yüzyılda en yüksek sosyetenin simgesi olan ipek yerine ucuz pamuğu kullanması, pamuk talebinde benzeri görülmemiş bir artışa neden oldu.

Marie Antoinette'in skandal portresi ve beyaz gömleğin önemli bir toplumsal anlam kazanmasının üzerinden yıllar geçti. Toplumun genel kabul görmüş standartlarının sürekli değişen ve dönüşen tarihinde sıklıkla olduğu gibi: Daha önce kraliçenin kınandığı giysiler, daha sonra toplumda, özellikle erkekler arasında bir zenginlik göstergesi haline geldi. Bu süre zarfında beyaz gömlekler, beyler arasında incelik ve zenginliğin sembolü haline geldi. Beyaz giysiler üst sınıfla ilişkilendiriliyordu çünkü yalnızca üst sınıf giysilerini iyice ve sık sık yıkamaya gücü yetiyordu.

20. yüzyılın sonlarında beyaz gömlekler kadın modasıyla ilişkilendirilmeye başlandı. Fransız kraliçesinin ölümünden bu yana on yıllar boyunca, gömlekler yalnızca erkek gardırobunun bir parçasıydı ve ancak 1920'lerde tasarımcılar, aktörler ve ünlüler gömleğin sosyal, cinsiyet ve moda anlamının sınırlarını aşma sürecini başlattılar. Efsanevi tasarımcı Coco Chanel, kıyafetlerin yalnızca erkek ve kadınlara ayrılması şeklindeki yüzyıllardır süregelen katı kuralı değiştiren ilk kişilerden biriydi. Kadın pantolonlarını modaya soktu ve korseleri erkek gömlekleriyle değiştirdi. Bu nedenle, onsuz hayatı hayal bile edemeyeceğimiz bir gardırop eşyasına sadece 100 yıl önce sahibiz.

20. yüzyılda sinema, dünyanın her yerindeki insanlar üzerinde muazzam bir etkiye sahip olmaya başladı ve kadınlar, bir kez ve herkes için, İtalya'nın başkentinin dar sokaklarında «Roma Tatili»nde bisiklet süren Audrey Hepburn'ün doğal görüntüsü tarafından fethedildi. kolları kıvrık beyaz bir gömlek ve boynunda bir fular. Beyaz gömlekler, Katherine Hepburn ve Lauren Becall gibi Hollywood aktrisleri tarafından Holiday ve Key Largo'da ekranda bu giysilerle görünmeleriyle de popüler hale geldi .

Klasikleri yeniden düşünme ve yeni ifade biçimleri bulma eğilimindeyiz. Modada, bu tür bir yeniden düşünme, büyük beden giysiler için büyük bir trendle sonuçlandı. Ve gömlekler bir istisna değildir.

Yıllar içinde kadınlar daha özgürleştikçe, beyaz gömlekler zarif, tam oturan giysilerden daha acımasız ve etkileyici gardırop öğelerine dönüştü. Karizmanızı ve tarzınızı yansıtacak oversize beyaz gömleği Etna mağazasında rahatlıkla bulabilirsiniz. Etna gömlekler, stil için içsel bir romantizme sahip olan ancak rahatlığından vazgeçmek istemeyen modern bir kadın için üretildi. Yüksek kaliteli pamuk ve satenden üretilen Etna gömlekler, siz hedeflerinize kolaylıkla ulaşırken cildinizin gün boyu nefes almasını sağlar. Koleksiyonun büyük kesimi, Avrupa'nın en ilgi çekici aktif yanardağlarından biri olan Sicilya'daki muhteşem yanardağ Etna'dan ilham alıyor. Etna ile gücü içinizden hissedin.